Kum İlim Havzası’nın kurucusu Merhum Ayetullah Hacı Şeyh Abdülkerim Hâirî (r.a) yetmiş-seksen yaşlarındayken, hicri şemsi 1315 yılının Behmen’inde (hicri kameri 17 Zilkade 1355) vefat etmiştir.
Mübarek kabri, Kum’da, Hz. Masume (s.a) kabri yanındaki Balaser Camii’ndedir.
Tahsil ve tedrisat dönemi Necef-i Eşref, Samerra, Kerbela ve daha sonraları da Erak ve Kum kentlerinde geçmiştir. Bu büyük zat, hicri 1340 yılında Kum’a gelmiştir.(Mübarek ismi olan “Şeyh Abdülkerim el-Hâirî el-Yezdî”nin, ebced hesabıyla 1340 olması çok ilginçtir.)
Bu yıl Kum İlmiye Havzası’nı kurmuş ve Mübarek Kum Kenti’nde geniş bir havza-i ilmiye binası dikmiştir.
Onun, Kerbela’ya özel bir alakası vardı. Her zaman şöyle derdi: “Ben yine Kerbela’ya gitmek istiyorum. İstek de gençler için ayıp değildir.” derdi. (Bu sözü şaka şeklinde söylerdi.)
Şöyle buyururdu: “Maalesef Kerbela’ya gidemiyorum. Çünkü üzerimde halkın maddi ve manevi yükleri var.” Gerçi ömrünün sonuna kadar Kerbela’ya gidemedi, ama rüyada o büyük zatın ruhunun, vefatından sonra Kerbela’ya ve diğer ziyaret yerlerine gittiği görülmüştür. Burada iki rüyayı zikredeceğiz:
1) Hacı Ağa Şemsu’d-Duhâ Eraki’nin anlattığına göre; Ayetullahi’l-Uzma Hacı Şeyh Abdülkerim Hâirî’nin vefat ettiği gece, rüyasında (Merhum Hâirî’nin ev işlerini idare eden) Hacı Mirza Mehdi Burûcerdî’nin, Ayetullah Hâirî’nin Erak şehrine gelip oradan Kerbela’ya gideceğine dair kendisine telefon ettiğini görmüş. Şemsu’d-Duhâ rüyasında, Ayetullah Hâirî’nin, Erak şehri yakınlarında bulunan Kerehrud’daki evine gelerek, bahçe duvarının kenarından göğe doğru yükseldiğini ve yanında bulunanlarla birlikte Kerbela’ya gittiklerini görmüştür.
2) Ayetullah Hacı Seyyid Ali Levâsânî, ki o zamanlar Necef şehrinde idi, rüyasında Şeyh Abdülkerim Hâirî’nin vefat ettiği gece halkın, cenazeyi karşılamak için Büyük Çarşı’ya ve Necefü’l-Eşref kentinin giriş kapısına doğru hareket ettiklerini görür. Halkın neden dışarı çıktıklarını sorduğunda, “Şeyh Abdülkerim Hâirî’nin cenazesini getirdiklerini” söylerler.
O gecenin sabahı Levâsânî Bey, Hz. Ali’nin ziyaretgâhının bahçesine gelir. Orada talebelerden bir kısmının Kum kenti ve Şeyh Abdülkerim’in evi ve ailesi hakkında sohbet ettiklerini görür. Levâsânî onlara, “Neden Kum hakkında konuştuklarını” sorar. Onlar; “Şeyh Abdülkerim’in vefat ettiğinden haberin yok mu?” karşılığını verirler.[1]
Bu husus da, berzah âleminden bir enstantanenin hakikati hakkındadır ve o büyük müçtehidin, ölümünden sonra muradına (Kerbela’ya gitmek) ulaştığını anlatır.
https://www.youtube.com/c/SedatAkinci19
[1]- Mecmûa-i Semînâr-i Ber-resî-i Mesâil-i Hovze (Havza-i İlmiyye’nin Sorunlarını Tetkik Semineri Tutanakları) s. 165 (Merhum Ayetullahi’l-Uzmâ Abdulkerim Hâirî’nin oğlu merhum Ayetullah Hacı Şeyh Murtaza Hâirî’den naklen).