Kabrin Sa’d İbn Muaz’ı Sıkması Hikâyesi
Sa’d İbn Muaz, Hz. Peygamber’in (s.a.a), Medineli ashabının büyüklerinden biriydi. Bedir, Uhud, Hendek ve benzeri savaşlara katılmıştı. Bedir Savaşı’nda “Evs” kabilesinin bayraktarıydı. Bu sözünün eri ve mücahit Müslümanın kolundaki damarlardan biri, Hendek Savaşı esnasında düşman tarafından atılan okla, feci bir şekilde yaralandı. Kan kaybı sebebiyle durumu iyiye gitmedi ve yatağa düştü. O, yaşayan bir şehit ve mümin bir gazi idi. Şehadet yolunda karar kılmıştı. Peygamber (s.a.a) defalarca ziyaretine gelerek ona ihtiram göstermekteydi. Ömrünün son anlarında Peygamber (s.a.a) onun yatağının başucundaydı ve onun için şu duayı etmekteydi: “İlahi! Sa’d senin yolunda cihad ederek peygamberini tasdik etti. Onun ruhunu en iyi şekilde kabul et.”[1]
Sa’d’ın vefat ettiği sabah, Cebrail (a.s) Peygamber’e (s.a.a) gelerek şöyle arz etti: “Ey Allah’ın elçisi! Senin ümmetinden vefat eden kimdir ki gökteki melekler birbirlerine müjde veriyorlar?”
Peygamber (s.a.a) mescide gelirken Sa’d’ın vefatından haberdar oldu ve sabah namazından sonra ashabıyla birlikte Sa’d’ın evine yöneldi. Onun evine girdiklerinde, akrabalarının onu yıkadıklarını gördüler. Bir kenara oturup dizlerini topladı. Bunun sebebini Peygamber’e (s.a.a) sorduklarında, şöyle buyurdu: “Bir melek geldi; ona yer vermek için yaptım.” buyurdu.
Sa’d’ın tabutunu taşırlarken, Peygamber (s.a.a) bizzat tabutun önünden tutmuştu. Hazret şöyle buyurdu: “Canım elinde olan (Allah’a) yemin olsun ki, yetmiş bin melek Sa’d’ın cenazesini taşıyordu.”
Bazı rivayetlere göre; Sa’d’ın devamlı İhlâs Sûresi’ni okumasından dolayı cenazesine melekler katılmışlardı.[2]
Sa’d’ın makamı öyle bir derecedeydi ki Peygamber ona şöyle buyurmuştu:
Sana müjdeler olsun, Allah ömrünün sonunu şehadetle sonuçlandırdı ve Allah’ın arşı, senin ölümünle sarsıldı. Senin şefaatinle Benî Kelb kabilesinin hayvanlarının tüyleri sayısınca Müslüman, kıyamette cennete girecek.[3]
Peygamber (s.a.a), Sa’d’ın cenazesini kendi elleriyle tütsüledi ve onu Bakî mezarlığına kadar, mübarek başı açık ve ayağı çıplak vaziyette ve cübbesiz olarak taşıdı. Kabre bizzat girerek diğerlerinin de yardımıyla Sa’d’ın cenazesini kabre koydu, üstünü taş ve toprakla örttü.
Defin işi bittikten sonra Sa’d’ın annesi kabre yanaşarak şöyle dedi: “Cennet sana kutlu olsun ey Sa’d!”
Peygamber (s.a.a), Sa’d’ın annesine şöyle buyurdu: “Ey Ümmü Sa’d! Allah nezdindeki bir şeye kesin olarak hüküm verme! Gerçekten şu anda Sa’d’ı kabir sıkıntısı sarmıştır.”
İş bitince, herkes evine döndü. Peygamber (s.a.a) de evine gitti. Bu esnada orada bulunanlar, Peygamber’e (s.a.a) sordular: “Ey Allah’ın elçisi! Hiç kimseye yapmadığın davranışı Sa’d’a yaptığını gördük. Başı açık, ayağı yalın, cübbesiz ve takkesiz olarak onun merasimine katılıp cenazesini taşıdın. Bazen tabutun sağ tarafından, bazen de sol tarafından tutmaktaydın. Cenazenin yıkanması emrini verdin, namazını bizzat kıldın ve bizzat kabre koydun. Buna rağmen şöyle buyurdun: “Kabir onu sıkacaktır.” Neden?”
Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: “Evet, çünkü o, ailesine karşı kötü davranıyordu.”[4] (Reklamlara tıklayalım lütfen)
[1]- Tabakât, c. 3, s. 3, 7; Usdu’l-Gâbe, c. 2, s. 296.
[2]- Kâmûsu’r-Ricâl, c. 4, s. 343; Tabakât, c. 3, s. 4, 7, 9.
[3]- Sefînetu’l-Bihâr, c. 1, s. 612 (Sa’d).
[4]- İlelu’ş-Şerâyi, s. 309, Bab: 262; Bihâr, c. 6, s. 220.
Sa’d İbn Muaz, Hz. Peygamber’in (s.a.a), Medineli ashabının büyüklerinden biriydi. Bedir, Uhud, Hendek ve benzeri savaşlara katılmıştı. Bedir Savaşı’nda “Evs” kabilesinin bayraktarıydı. Bu sözünün eri ve mücahit Müslümanın kolundaki damarlardan biri, Hendek Savaşı esnasında düşman tarafından atılan okla, feci bir şekilde yaralandı. Kan kaybı sebebiyle durumu iyiye gitmedi ve yatağa düştü. O, yaşayan bir şehit ve mümin bir gazi idi. Şehadet yolunda karar kılmıştı. Peygamber (s.a.a) defalarca ziyaretine gelerek ona ihtiram göstermekteydi. Ömrünün son anlarında Peygamber (s.a.a) onun yatağının başucundaydı ve onun için şu duayı etmekteydi: “İlahi! Sa’d senin yolunda cihad ederek peygamberini tasdik etti. Onun ruhunu en iyi şekilde kabul et.”[1]
Sa’d’ın vefat ettiği sabah, Cebrail (a.s) Peygamber’e (s.a.a) gelerek şöyle arz etti: “Ey Allah’ın elçisi! Senin ümmetinden vefat eden kimdir ki gökteki melekler birbirlerine müjde veriyorlar?”
Peygamber (s.a.a) mescide gelirken Sa’d’ın vefatından haberdar oldu ve sabah namazından sonra ashabıyla birlikte Sa’d’ın evine yöneldi. Onun evine girdiklerinde, akrabalarının onu yıkadıklarını gördüler. Bir kenara oturup dizlerini topladı. Bunun sebebini Peygamber’e (s.a.a) sorduklarında, şöyle buyurdu: “Bir melek geldi; ona yer vermek için yaptım.” buyurdu.
Sa’d’ın tabutunu taşırlarken, Peygamber (s.a.a) bizzat tabutun önünden tutmuştu. Hazret şöyle buyurdu: “Canım elinde olan (Allah’a) yemin olsun ki, yetmiş bin melek Sa’d’ın cenazesini taşıyordu.”
Bazı rivayetlere göre; Sa’d’ın devamlı İhlâs Sûresi’ni okumasından dolayı cenazesine melekler katılmışlardı.[2]
Sa’d’ın makamı öyle bir derecedeydi ki Peygamber ona şöyle buyurmuştu:
Sana müjdeler olsun, Allah ömrünün sonunu şehadetle sonuçlandırdı ve Allah’ın arşı, senin ölümünle sarsıldı. Senin şefaatinle Benî Kelb kabilesinin hayvanlarının tüyleri sayısınca Müslüman, kıyamette cennete girecek.[3]
Peygamber (s.a.a), Sa’d’ın cenazesini kendi elleriyle tütsüledi ve onu Bakî mezarlığına kadar, mübarek başı açık ve ayağı çıplak vaziyette ve cübbesiz olarak taşıdı. Kabre bizzat girerek diğerlerinin de yardımıyla Sa’d’ın cenazesini kabre koydu, üstünü taş ve toprakla örttü.
Defin işi bittikten sonra Sa’d’ın annesi kabre yanaşarak şöyle dedi: “Cennet sana kutlu olsun ey Sa’d!”
Peygamber (s.a.a), Sa’d’ın annesine şöyle buyurdu: “Ey Ümmü Sa’d! Allah nezdindeki bir şeye kesin olarak hüküm verme! Gerçekten şu anda Sa’d’ı kabir sıkıntısı sarmıştır.”
İş bitince, herkes evine döndü. Peygamber (s.a.a) de evine gitti. Bu esnada orada bulunanlar, Peygamber’e (s.a.a) sordular: “Ey Allah’ın elçisi! Hiç kimseye yapmadığın davranışı Sa’d’a yaptığını gördük. Başı açık, ayağı yalın, cübbesiz ve takkesiz olarak onun merasimine katılıp cenazesini taşıdın. Bazen tabutun sağ tarafından, bazen de sol tarafından tutmaktaydın. Cenazenin yıkanması emrini verdin, namazını bizzat kıldın ve bizzat kabre koydun. Buna rağmen şöyle buyurdun: “Kabir onu sıkacaktır.” Neden?”
Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: “Evet, çünkü o, ailesine karşı kötü davranıyordu.”[4] (Reklamlara tıklayalım lütfen)
[1]- Tabakât, c. 3, s. 3, 7; Usdu’l-Gâbe, c. 2, s. 296.
[2]- Kâmûsu’r-Ricâl, c. 4, s. 343; Tabakât, c. 3, s. 4, 7, 9.
[3]- Sefînetu’l-Bihâr, c. 1, s. 612 (Sa’d).
[4]- İlelu’ş-Şerâyi, s. 309, Bab: 262; Bihâr, c. 6, s. 220.
